29 Ağustos 2007 Çarşamba

Bir aylık evliler...

Zaman ne kadar da çabuk geçiyor, evleneli bir ay olmuş ama bana hala yeni soyadımı söylemek garip geliyor ve her söyleyişim de gülüyorum elimde olmadan.

Dün kocacım bana sürpriz yapmış ki kendisi aslında sürprizler konusunda çok başarılı değildir ama bu defa gayet iyi şekilde idare etti ve akşam bana sürprizi olduğunu söylemesine rağmen ne olduğunu söylemedi. Akşam eve elinde çok güzel bir demet çiçekle geldi. (Çiçekler konusunda çok zevklidir) Ve ardından yemeğe çıktık, hem de benim çok sevdiğim bir yere: Çiya!

Bu mekana her gidişimizde ‘şimdi ne denesek’ derdine düşüyoruz ama hiçbir zaman da pişman olmuyoruz. Etleri çok lezzetli, sanırım buna özen gösteriyorlar. Çiya’yı bilenler bilir bir sokakta tam 3 tane Çiya lokantası var fakat neden bilmiyorum hepsinin değişik bir havası var. Mesela bundan önce gittiğimiz yerde yanlış hatırlamıyorsam ‘günün menüsü’ gibi bir şey vardı ve orada seçilmiş yemekler daha uygundu ve ayrıca açık büfe şeklinde alıp gramına göre ödeme yapacağın bir zeytinyağlı bölümü vardı ki süperdi. Akşam gittiğimiz yerde ise çok daha küçük ve çok fazla çeşidin olmadığı bir sunuş vardı. ‘Sanki Çiya’lar kendi aralarında fiyat ve servis gibi özelliklerine göre lükslük sıralaması içerisindeler’ diye düşündüm fakat menü ve fiyatlar aynı yemekler için aynı. O zaman dedim bunların hepsi aynı standartta, ee peki o zaman neden bir yerdeki zeytinyağlılar diğer yerde de yok. Tek neden belli bir standardı yakalayamamış olmaları olabilir. Ayrıca her zamanki gibi Çiya’ya yakışmayan bir servis gördük akşam da. Yani Çiya aynı Çiya, çok lezzetli yemekler ve gayet kötü bir servis. Bu kadar isim yapmış bir mekan neden servis ve mekanı iyileştirmek için uğraşmaz anlamıyorum.
Ben önceden beri merak ettiğim Çiya kebabı denedim ve gelince ‘aaa bu muymuş’ desem de tadına bayıldım. Eşim de Babahannuş söyledi, bence o da çok güzeldi ki benim için içinde patlıcan olması yetti. Eşim etini ne kadar lezzetli bulsa da benim Çiya kebabımı yemeyi tercih etti.

Eee tabi Kadıköy’e gidip de Ali Usta’dan bir dondurma yemeden dönmedik ve çok meşhur olduğunu duyduğum Santa Maria’yı denedim. Bana çok özel bir tat gibi gelmedi, adama içinde ne olduğunu sordum e tabi o da gizli formülü söylemeye çekindi.

2 yorum:

Gamzeli dedi ki...

Afiyet olsun canım...Yaa benim bile 1,5 ay oldu, ben bile anlamadım...Zaman çabuk geçiyor...

Nihat Demirkol dedi ki...

Tüm eda suner arkadaşlarının okumaları önemle rica olunur

http://yeldegirmenlerinekarsi.blogspot.com/2007/11/eda-suner-gerei-1.html